Biyofili Hipotezi: Doğa Neden Cezbedicidir?

Biyofili Hipotezi: Doğa Neden Cezbedicidir?

Biyofili hipotezi insan benliği ve diğer yaşayan sistemler arasında içgüdüsel bir bağ olduğunu öne sürer. Peki bunun nedeni nedir ve Biyofili nasıl ortaya çıkmıştır?

23.12.2021 170

Biyofili hipotezi, insanların doğayla ve diğer yaşam biçimleriyle bağlantı kurmaya yönelik doğuştan gelen bir eğilime sahip olduğu fikrini öne sürer. Biyofili terimi, ilk olarak Amerikalı psikanalist Erich Fromm tarafından The Anatomy of Human Destructiveness'ta (1973) kullanılmış ve biyofili "Canlı ve yaşamsal olan şeyler tarafından cezbedilme yolundaki psikolojik saplantı" olarak tanımlanmıştır. Terim daha sonra Amerikalı biyolog Edward O. Wilson tarafından insanların doğaya ve diğer yaşam formlarına odaklanma ve bunlarla ilişki kurma eğiliminin kısmen genetik bir temele sahip olduğunu öne süren Biophilia (1984) adlı çalışmasında kullanılmıştır.

İnsan Doğa İlişkisinde Biyofilinin Yeri

Zengin şekil, renk ve yaşam çeşitliliği ile doğal dünyanın görünümünün evrensel olarak takdir edilmesi insanların doğuştan doğaya ilgi duyduğunu göstergesi olabilir. Bu takdir genellikle biyofilinin bir kanıtı olarak gösterilir. Doğanın atasözleri ve deyimlerde sembolik kullanımı ve çeşitli kültürlerde hayvanlara ve doğaya yönelik manevi saygının yaygınlığı, biyofilinin diğer kanıt kaynaklarıdır. Doğayla insan arasındaki bu tür ruhsal deneyimler, metaforlar ve bağlantıların kökleri insanların doğayla günümüzde olduğundan çok daha yakın ilişki içinde yaşadığı dönemlerden kaynaklanmakta, insan türünün evrimsel tarihinde kök salmış gibi görünmektedir. 19. ve 20. yüzyıllardaki gelişmelerle, teknolojik gelişmelerde paralel olarak ortaya çıkmış ve bu değişimler insanın doğa ile olan etkileşimini temelden değiştirmiştir. En gerçek anlamıyla bu ayrım, evlerden işyerlerine işyerlerinden arabalara kadar modern insanın doğanın unsurlarından korunduğu ve içinde birçok insanın yaşadığı, izole, kapalı ve nispeten steril alanların inşasıyla mümkün olmuştur.

Biyofili ve Teknoloji

Biyofili, araştırmacılar tarafından çok çeşitli alanlarda araştırılmış, anlamı ve önemi üzerine çeşitli yorumlar yapılmıştır. Biyofili'nin insanın teknolojik dürtüsüyle rekabet ettiği fikrinin yanında, teknolojinin kendi içinde insan evriminin ve biyofilinin bir uzantısı olduğu fikrini savunanlar da vardır. Her iki bakış açısı da Wilson ve Amerikalı sosyal ekolojist Stephen R. Kellert tarafından ortaklaşa düzenlenen The Biophilia Hypothesis'de (1993) sunulmuştur. Moleküler biyoloji ve genetik mühendisliğinde kullanılanlar da dahil olmak üzere bu teknolojilerin bazıları, bilim adamlarının tamamen yeni yaşam formları geliştirmelerini sağlamış ve bu gelişmeler de insanları etkisi altına almıştır. Ayrıca teknolojinin insanın biyofili dürtüsünü beslediği fikri, diğer gezegenlerde yaşam arayışında da destek bulmuştur (bkz. dünya dışı yaşam).

Doğa ve Sağlık

Bireylerin ne kadar biyofili hissettikleri veya algıladıklarına bakılmaksızın, araştırmalar sadece doğada vakit geçirmenin insan sağlığı için faydalı olduğunu göstermiştir. Bir çalışmada, haftada sadece iki saatini doğayla etkileşim halinde geçiren kişilerin, doğal ortamlarda daha az zaman harcayan kişilere göre daha fazla memnuniyet ve daha iyi sağlık belirtileri gösterdiğini bildirmişlerdir. Yetişkinler arasında, doğal ortamlarda zaman geçirmek, zihinsel ve ruhsal sağlığın iyileşmesiyle yakından ilişkilidir; çocuklar için doğada olmanın fiziksel aktiviteyi ve oyunu teşvik ettiği bulunmuştur.

Kaynak: https://www.tzv.org.tr//haber/6458