Matematik Kaygısı

Matematik Kaygısı

Matematik kaygısının olası etkenleri ve sonuçları.

23.12.2021 91

Kaygı bozuklukları dünyada en çok rastlanılan bazı sağlık sorunlarından biridir. 2006 yılında yapılan bir literatür taramasına göre birçok farklı ülkede yapılan 40'tan fazla çalışma, kaygı bozukluklarının yaygınlık oranını %17 olarak öne sürmektedir. Ayrıca günümüzde sadece yetişkinlerin değil, gençlerin de sıklıkla muzdarip olduğu bir sağlık sorunudur. Bu nedenle gençlerin eğitim hayatında da kaygı etkisi önemli bir yer kaplamaktadır.

Eğitim alanında kaygı bozukluklarının öğrenciler üzerinde zararlı etkileri olabilir ve bu bozuklukların en belirgin olanlarından bir tanesi matematik kaygısıdır. Matematik kaygısı birçok yaş grubundan kişiyi etkileyen yaygın bir sorundur. Buna dair en kapsamlı veriyi bizlere Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı sağlamaktadır. 2012 değerlendirmelerine göre, OECD ülkelerinde 34 katılımcıdan oluşan bir araştırmda, 15 ile 16 yaşındaki öğrencilerin %59'u matematik derslerinin kendileri için zor olacağından endişe ettiklerini bildirdi. Bunun yanı sıra %33'ü matematik ödevlerini tamamlamak zorunda kaldıklarında çok gergin olduklarını ve diğer %31'i matematik problemlerini yaparken çok gergin olduklarını belirtti. Öte yandan matematik kaygısının, diğer derslerdeki kaygılardan farklı olduğu öne sürülmektedir; örneğin matematik ve istatistik gibi ilgili konularda yapılan araştırmalar, matematik kaygısı ve istatistik kaygısının büyük ölçüde birbirinden bağımsız olduğunu ve öğrenenler üzerinde farklı etkileri olduğunu göstermekte.

Matematik kaygısı, bireyler matematikle uğraştıklarında, matematik problemlerini çözdüklerinde veya matematikle bağlantılı bir değerlendirme durumunda, endişe duyguları ve artan fizyolojik tepkisellik olarak tanımlanmıştır. Birçok çalışma ve ölçme araçları, matematik kaygısının değerlendirmeyle ilgili iki farklı süreci vurgular; sınava girerken yaşanan kaygı ve sınıfta yaşanan kaygı. Sınıfta yaşanan matematik kaygısı, matematik öğretmenleri gibi bir alt boyutu da içerebilir. Aslında, matematik kaygısı, kalıcı, alışılmış bir kaygı türünü tanımlar. Matematik kaygılı bireyler, artan kaygı düzeyine maruz kalırlar. Matematik kaygısı duygusal, bilişsel ve fizyolojik düzeyde kendini gösterir ve başarıda azalma gibi sonuçlara yol açabilir. Duygusal düzeyde ise bireyler gerginlik, endişe ve sinirlilik duygularından muzdariptir.

Matematik kaygısının fizyolojik etkilerine baktığımızda ise belirtileri artan kalp hızı, yapış yapış eller, mide bulantısı ve baş dönmesidir. Yüksek düzeyde matematik kaygısı olan öğrenciler, matematik işlemlerini çözerken, düşük düzeyde matematik kaygısı olan öğrencilere göre kardiyovasküler tepkisellikte daha fazla artış göstermiştir. Bu da matematik kaygısı nedeniyle daha yüksek bir gerginlik düzeyi anlamına gelir. Nörobilişsel araştırmalar, matematik kaygısının ve onun duygusal tepkilerinin beyindeki korku ve acı ağıyla ilişkili olduğunu vurgulamakta.

Matematik Kaygısına Neden Olan Değişkenler

Matematik kaygısına neden olan değişkenlere bakıldığında, öncül değişkenler kültür, çevre, cinsiyet ve genetik eğilimlerdir. Öncül değişkenler etrafında şekillenen etkenler ise motivasyon, ve öz yeterliliktir. Bunların sonucunda ise bireylerin matematik kaygısı onların performanslarını, akademik başarılarını, öğrenme süreçlerini ve hatta akademik seçimlerini bile etkilemektedir.

Kaynak: https://www.tzv.org.tr//haber/6469